Sessizlik Sanatı
- Sinan

- 11 dakika önce
- 1 dakikada okunur
Sessizliğin Kıymeti: Modern Dünyada Kaybolan Bir Sanat
Eskiden sessizlik, insanların günlük hayatında doğal bir aralıktı. Elektriğin zayıf olduğu akşamlar erkenden çöker, haneler soba çıtırtısı eşliğinde dinginliğe gömülürdü. Konuşmalar daha ağır, düşünceler daha derin, yorgunluk bile daha ölçülüydü. Sessizlik, insanın kendiyle tanıştığı, iç sesini duyabildiği bir fırsattı.
Bugün ise her köşeye bir bildirim, her anımıza bir ses sıkışmış durumda. Sabah gözümüzü açar açmaz telefon ekranı bizi karşılıyor; akşam uyumadan önce bile zihni meşgul eden küçük sesler var. Modern yaşamın bu sürekli titreşimi, fark etmeden ruhun temel ihtiyaçlarını bastırıyor.
Oysa sessizlik, yalnızca gürültünün yokluğu değil; zihnin kendini toplamasına alan açan bir toparlanma gücü. Tıpkı doğada yaprakların arasında süzülen hafif bir rüzgâr gibi… İnsanı arındırıyor, karbonat gibi içteki fazlalığı nötrlüyor.
Araştırmalar da gösteriyor ki düzenli olarak sessiz ortamlarda zaman geçirmek stres seviyesini düşürüyor, odaklanmayı artırıyor ve yaratıcılığı canlandırıyor. Aslında atalarımızın içgüdüsel olarak yaşadığı o ritmi, bilim bugün adım adım doğruluyor diyebiliriz.
Geleceğe bakarken sessizliği yeniden hayatımıza davet etmek, belki de atacağımız en güçlü adımlardan biri. Bu bir inziva gerektirmiyor; bazen beş dakikalık telefon kapatma molası bile zihni pamuk gibi yumuşatıyor. Bazen de doğada kısa bir yürüyüş, insanın içindeki dağınıklığı yerli yerine oturtuyor.
Yani sessizlik, eski geleneklerin mirası ama gelecek hayatlarımızın da anahtarı. Ücretsiz, basit ve herkesin erişebileceği bir iyileşme yöntemi. Tek yapılması gereken ona yer açmak.
Bu noktada Gödence Hotel olarak yolculuğunuza eşlik etmek istiyoruz ve sizi sessizliğin adresine bekliyoruz.







Yorumlar